BAĞLAMA




Bağlamanın atası kopuzdur. Kopuz zamanla biçim değiştirmiş, bağlama dediğimiz çalgı ortaya çıkmıştır. Anadolu'da daha da geliştirilen bağlama tekne ve sap olarak adlandırılan iki ana parçadan oluşur. Tekne, yarım armut biçiminde yapılır ve üstüne çok ince bir tahtadan göğüs geçirilir. Teknenin gittikçe incelen uç bölümü de sapa bağlanır. Tekne ile göğsün birleştiği alt bölüme, küçük bir yükselti eklenir. Alt eşik adı verilen bu yükseltiye bağlanan teller göğüs üzerinde, orta eşik adı verilen ve istendiği zaman yerinden oynatılabilen bir yükseltinin üzerinden geçer. Perdelerin bağlandığı sapın ucundaki burguluk üzerine açılan deliklere takılan burgulara da tellerin öteki ucu bağlanır. Burgularla teller gerilerek ya da gevşetilerek çalgı akort edilir. Sapın burgulukla birleştiği yerde bulunan sabit üst eşik, tellerin burgulara düzenli bir biçimde dağılmasını sağlar, bulunur. Bağlamalarda genellikle üç çift tel bulunur. Üçer üçer kümelenmiş dokuz telden oluşan bağlamalar da vardır. Bağlama kiraz ağacı kabuğundan ya da plastikten yapılan küçük bir mızrapla (ya da tezene) çalınır. Bağlama ailesinde bağlamaya çok benzeyen iki çalgı daha vardır. Bunlardan divan sazı bağlamadan büyük, cura ise küçüktür.
Bağlama ailesinden meydan sazı, divan sazından daha büyüktür. Tellerinin çokluğu yüzünden "on iki telli" olarak da bilinir. Çöğür, tarihsel olarak kopuzla bağlama arasında bir geçiş sazıdır. Günümüzde kullanılmayan bir çalgıdır. Eski bir çalgı olan iki telli, bağlamadan biraz küçüktür ve Anadolu ile Balkanlar'da da kullanılmıştır. İki teli olduğu için bu adla anılmıştır. Tanbura ise bağlamadan biraz küçük altı telli bir çalgıdır. Bozuk da bu ailenin üyelerindendir. Boy, tel sayısı ve perde düzeni bakımından bağlamaya çok benzer. Yunanistan'da buzuki adıyla tanınmış ve benimsenmiştir. Daha çok Toros Yörüklerinin kullandığı bulgari de cura büyüklüğünde bir çalgıdır. Bulgari dört tellidir, ama iki telli olanları da vardır.

BAĞLAMA VE AİLESİ 
Bağlama ve Ailesi sazlarını tanıyabilmemiz için önce bu sazların atası olarak bilinen KOPUZ' u tanımamız gerekir. Kopuz' u tanımamız için ise ilk insanlardan başlamamız gerekmektedir. Müziğin ilk insanlarda nasıl başladığını incelediğimizde her ne kadar efsaneye dayanan tarafları varsa da gerçek olduğuna inandığımız yanları da bulunmaktadır. Esen rüzgârların sazlıklardaki kırık kamışlara çarparak çıkarmış oldukları ıslık seslerini, onların da taklit ettikleri, üzüntülü ve sevinçli günlerinde çıkarmış oldukları seslerin ilk müzik duygularını verdikleri tahmin edilmektedir.Zamanla düşüncelerini geliştirerek, kamışın veya kirişin çıkarmış oldukları sesler, onların ilgisini çekmeye başlamış, avlanmak üzere kullandıkları ok ve yayların bir müzik aleti gibi de kullanmış oldukları bilinmektedir. 
Avlanma yayına oku sürerek bir takım sesler çıkarmışlar ve adına "OKLUĞ" demişler. Bilahare okluğ' un ucuna su kabağı ilave ederek IKLIĞ' a dönüştürmüşler ve at kılından (kuyruk kılı) yapılan yaylar ile de çalmaya çalışmışlardır. Avlanma yayı üzerindeki kiriş tellerin sayısını artırarak Arp, Çeng, Lir gibi sazların doğmasını sağlamışlardır. Su kabağının üst kısmına ince deriler gerdirip, sap ilave etmişler ve kiriş telleri ile üzerinden geçirmek suretiyle sesin daha net çıkmasını sağlamışlar. Yay ile çalınanlarına "IKLIĞ"parmak veya mızrap türünden maddelerle çalınanlarına da "KOPUZ" adı vermiş oldukları tarihi belgelerden anlaşılmaktadır. Iklığ yaylı sazların, kopuz ise mızraplı sazların atası olarak bilinmektedir. Kopuz sonraları gövdesi su kabağı yerine, armudumsi şekilde ağaçlardan oyularak yapılmış, üzerine yine deri gerilmiş, kiriş teller takılarak uzun yıllar çalınmış, daha sonraları da derinin yerini ağaç (göğüs-ses tablosu) kiriş tellerin yerini ise, ****l teller almıştır. 17. yüzyıl sonlarına doğru Kopuz adı yavaş, yavaş unutulmuş ve yerine "BAĞLAMA" deyimi kullanılmaya başlanmıştır. Bağlama, Türk halkı arasında oldukça tutulmuş, günden güne gelişmiş, genişlemiş geniş, bir aile oluşturmuş. Asya'dan Avrupa'ya, Afrika'ya ve bütün dünyaya yayılmış, herkesin beğenisini kazanmış, pek çok insanın elinden bırakamadığı bir saz haline gelmiştir. Bağlamanın ilk olarak Orta Asya Türklerinden kaynaklandığı bilinen bir gerçektir. O zamanlar Kopuz olarak bilinirdi, bugün ise Bağlama olarak bilinmektedir. 
Bağlama adının, nereden geldiği ve nasıl hafızalara yerleştiği araştırıldığında kesin olarak bilinmemekle beraber, birçok fikirlerin ileriye sürüldüğü görülür ve bunlar arasında da akla en yakın olan ise, sapına bağlanan perdelerden Bağlama denmiş olabileceği düşüncesi ağırlık kazanmaktadır. Kopuzun önceleri sapında perde olmayışı da, bu düşüncelerin isabet oranını artırmaktadır. 
Gerek Kopuz olarak bilindiği devirlerde, gerekse Bağlama olarak çalındığı dönemlerde, kutsal bir alet gibi sevgi ve saygı görmüştür. Öpüp başa konulmuş, ondan sonra çalınmış evlerin en güzel köşelerine asılmış, çalanlara da büyük saygı duyulmuştur. Ozanını inletmiş, aşığını söyletmiş, dertlisini ağlatmış, efesini oynatmış ve bu sazın adına Kopuz denmiş. Bağlama denmiş. Bu güzel sazımız olmasa idi, Yunus Emre'yi, Emrah'ı, Kerem 'i. Pir Sultan' ı, Dadaloğlu' nu, Veysel'i kim söyletecek? Karacaoğlan'ı kim coşturacak? Köroğlu'nu kim kükretecekti? Bu güçlü sazımızın verdiklerini ve vereceklerini saymakla bitiremeyiz. Ne yazık ki onun değerini yine de gereği gibi bilememişiz, halende bilememekteyiz. Sazımız dünyadaki binlerce saz arasında ilk üçe girebilen bir yapıya sahiptir. Tek başına çalınıp, zevkle dinlenebilen üç sazdan biridir. Piyano, Gitar, Bağlama, Onunla çalınamayacak hiçbir müzik türü yoktur. Perdelerinin hareketli oluşu, her sistemdeki müziği çalma imkanı sağlamaktadır. 2,5 oktavlık ses sahası, ses tablosu (göğüs' ü) üzerine de ya-pıştırılacak perdeler ile 3 oktava kadar da genişletilmekte, çok çeşitli Mızrap (Tezene) alına (çırpma, tarama, düz silkme, kazıma, fırıldak, vurma, çekme, okşama ve parmakla) şekilleri, sazımızın ne kadar esnek ve zengin icra tarzı olduğunu göstermektedir. Ayrıca tespit edilmiş 19 ayrı düzenle de akort edilmekte ve geniş bir aile oluşturulması ile de 6 oktava yakın ses sahasına yükselmekte, istenildiğinde binlerce saz aynı anda aynı mızrabı vurma tekniğine de sahip olmaktadır. Sazımızdaki yüksek ajilite, ses rahatlığı, denge ve icra kolaylığı hiçbir sazda yoktur.Ülkemizin ulusal ve folklorumuzun temel sazı olan "BAĞLAMA", büyüklü küçüklü, çok değişik ebatlarda yapılması nedeniyle oldukça geniş bir aile teşkil etmektedir. Bağlama Ailesi başlıca şu sazlardan oluşmaktadır. Meydan sazı Divan sazı . Çöğür, Bağlama, Bozuk. Aşık sazı, Karadüzen Tanbura, Cura Bağlama, Bulgari, Irızva. Bağlama curası, Tanbura curası vs. Bağlama Türk Halkının en soylu ve yaygın sazlarından biridir. Âşık sazı olarak tek başına çalınıp söyleme geleneği sürdürmüş, sonraları Türk Halk Müziğine çeşitli ağızlama eş ve ortak saz olarak girmiş, gittikçe gelişerek takımlar halinde toplu icra geleneği sürdürmüş ve halen sürdürmektedir. Bağlama genellikle insana benzetilmiş, sap ucuna "Baş", burgularına Kulak. Yüz kısmına (ses tablosuna) Göğüs , ses kutusuna ise Gövde denilmiştir.Bağlama' nın gövde kısmı armudumsi biçimde ağaçlardan oyularak yapıldığı gibi dilimler halinde de yapılmaktadır. Tekne kısmında her cins ağaç kullanılır. Ses tablosuna (Göğsüne) ise beyaz çam denilen Ladin veya Köknar ağaçlan kullanılır. Uzunca bir sapı vardır, sap üzerine kirişten veya misinadan 13 ile 30 arasında perde bağlanır Bu perdeler Türk Halk Müziğinde kullanılan seslerin çıkarılmasını sağlar. Ayrıca perdelerin ileri geri kaydırılma imkanına sahip olması ise Bağlama ile her tür müziğin çalınabilmesini sağlamaktadır. 
Bağlamanın telleri önceleri kirişten idi. (Bağırsak tel) Bugün ise çelikten prinçten ve çelik üzerine bakır sarılarak yapılmaktadır. Telleri üç grup halinde ikişerli veya üçerli olarak takılır. Tezene denilen kiraz ağacı kabuğundan yapılmış mızrapla kucakta tellere vurularak çalınır. Telleri, Bağlama düzeni. Bozuk düzen, Karadüzen gibi 19 ayrı düzenle akortlanarak çalınmaktadır
Bağlamanın 2,5 oktav ses sahası vardır. Ses tablosu üzerine yapıştırılacak ilave perdeler ile ses sahası 3 oktava kadar çıkarılabilir. Bağlama Yurdumuzun her yerinde çeşitli ebatlarda yapılmakta ve değişik adlar almaktadır. Genelde hepsine birden bağlama denildiği gibi adını almış olduğu aile içerisinde de ebatına ve akorduna göre de Bağlama olarak belirlenmiş olanı da bulunmaktadır. Bu ailenin temel sazıdır. Halk arasında saz denildiğinde ilk akla gelen bağlama grubuna giren sazlar olmaktadır. Bağlama oldukça geniş bir aile oluşturur. 

Bağlama Ailesini büyükten küçüğe doğru şu şekilde sıralayabiliriz

MEYDAN SAZI 
Bağlama ailesinin en büyük sazıdır. Sapında 30 - 32 perdesi vardır. En ince teli 35 - 40 numaradır. Daha ziyade kalın Bam tellerine (sargılı tellere) ağırlık verilmekledir. Davudi bir sesi vardır, gayet sade bir şekilde çalınır. Bağlama Ailesinin bas sesli sazı da denilir. Fiziksel yapısı oldukça büyük olması nedeniyle, icrası da oldukça zor olmaktadır. Bu nedenle icracılar Meydan Sazı'nı çalmaktan kaçınmaktadırlar. Onun yerine biraz daha küçüğü olan Divan Sazını çalmayı tercih ederler. Fakat Divan Sazı'nın da Meydan Sazının yerini tutması mümkün olamayacağından Meydan Sazının Davudi sesi devamlı şekilde topluluk içerisinde aranır. 

MEYDAN ,DİVAN SAZI 
Meydan Sazından biraz daha küçüktür. Üçerden dokuz teli vardır. Bazı icracılar alta 3. Ortaya ve Üste ikişerli olmak üzere 7 tel de takmaktadırlar. Divan Sazı da Halk Musikimizin güçlü sazlarındandır. Meydan sazından dört ses tiz akort edilir. Meydan sazının alt teli "La" sesine Divan Sazının alt teli ise "Re" sesine akort edilir. Bağlama ailesi sazlarında, genel olarak alt tellerin akortları değişmez. Değişen orta ve üst tellerin akortlarıdır. Her sazın tonuna göre alt telin akordu genel olarak sabit bırakılır, devamlı olarak değişen orta ve üst tellerdir. 

ÇÖĞÜR 
Divan sazına yakın büyüklükte 9 ile 6 tel takılmakta ve 15 kadar perdesi bulunmaktadır. Akordu: Alt iki tel La orta tellerin birisi La diğeri Re, Üst teller Sol sesine akort edilir.Çöğür ile; Nefes, Ayin ve Semai gibi havalar çalınır, bugün daha ziyade Curası çalınmakladır. Yeni yetişen gençlerimiz, cura bağlamadan az farklı bu saza Çöğür diyerek, aslını curası ile karıştırmaktadırlar. Cura; adı geçen sazın bir oktav daha tizi ve küçüğüne denir. 

BAĞLAMA 
Adını alan ailenin temel sazıdır. 17-24 perdesi vardır. Meydan sazından bir oktav. Divan sazından ise beş ses tizdir. Üçerli gruplar halinde 6 ile 9 tel takılır. Alt telleri L3 sesine akort edilir. Orta ve Üst teller de devamlı akort değişikliği yapılır. Her düzende değişen orta ve üst tellerin akortlarıdır.Bağlama düzeni alt (La) Orta (Re) Üst (Mi) ayrıca 19 ayrı düzende de çalınır. 

BOZUK 
Bağlama' nın ikinci bir adına da Bozuk denir. 15-18 perdesi vardır. Üçerli gruplar hailde 9 tel takılır. Ortaya iki san ve bir ince çelik tel. üste ve Alta ise birer kalın sarı ve ikişer çelik takılır. San teller çelik tellere göre bir oktav daha pes akort edilir. 
Tatlı bir sesi vardır, genellikle Güney ve Ege yörelerimizde Bozuk olarak bilinir ve çalımı. Bozuk düzeni oldukça yaygındır. Akortları ise Alt (La) Orta (Re) Üst (Sol) seslerine düzenlenir. Bu sazımıza genel yerlerde ve meydanda çalınmasından dolayı Meydan Sazı denilmiştir. 12 teli bulunması nedeniyle bazı yörelerde 12 telli saz da denilmektedir. Meydan sazlarının bazıları kısa saplıdır, bu da icralarımızın bir kısmının sazın sapına kollanılın yetişmemesinden dolayı, saplan özel olarak kısaltılmış olmasından ileri gelmektedir.Yunanlılar Bozuk sazımızı almış adının sonuna bir "i" harfi ekleyip "Bozuki" diyerek kendilerine mal etmişler ve Dünya müzik tarihini de yanıltmaya çalışmışlardır. Gerçekler ortadadır. ÂŞIK SAZI 
Aşıkların (Halk Ozanlarının) çalmış oldukları Bağlamaya Âşık Sazı denilmektedir. Normal Bağlama ile arasında pek az fark vardır. Sapı normale göre daha kısadır. 
13, - 15 perdesi vardır. Dip perdesi (Re) değil (Do) dur. 6 tellidir, nadir olarak 9 telli olur. 

TANBURA
Bağlama' dan daha küçüktür. Divan Sazından bir oktav tizdir ve Divan Sazının Curası olarak bilinir. Bağlamadan ise dön ses tizdir. 3 grup halinde ikişerden 6 tel takılır, teller çeliktir. Onaya çift san teller takıldığı dönemler de olmuştur. Alt (Re) Ona (Sol), Üst (Do) seslerine akort edilir. Genellikle icracıların en çok kullandıkları sazdır. 
Bağlamanın ve Tanbura nın küçüğüdür. 6 telli, seri ve oynak çalınması gereken melodiler için çok kullanışlı bir sazdır. 

İKİ TELLİ SAZ 
Anadolu nun en eski saz örneklerinden biridir. Cura bağlama büyüklüğündedir. İki teli vardır. Zamanında çok yaygınlık kazanmıştır. Çifte Telli oyunu bu sazla çalındığı için adını iki telliden almıştır. 

BULGARİ
4 telli olduğu gibi 2 tellilerine de rastlanır. 16 perdeli Güneyde ve Kayseri yöresinde görülür. Cüra' ya yakındır. Eski Volga boylarında yerleşmiş, Bulgari isimli Türk boylarından bazıları Anadolu'ya geçerek Toros bölgesindeki yaylalara yerleşmişler ve ellerinden düşürmedikleri cura bağlamalarının bir benzeri olan bu sazın adı da onlardan gelmektedir. 

IRIZVA 
Üç tek telli 13 perdelidir. Cura bağlama büyüklüğünde, tekne kısmı yanlardan tabana doğru konik olarak iner, ark a kesitinden bir üçgeni andırır, parmak uçları ile çalınır. 

KARA DÜZEN 
Gaziantep dolaylarında halen bu adla kullanılmakta olup, ırızva' dan biraz büyükçedir. Karadüzen, tezene ile değil parmak uçları ile çalınmaktadır.

CURA 
Bağlama ailesinin en küçük sazlarındandır. 7-16 perdesi, 3-6 teli bulunmaktadır. Genellikle 6 telli olduğu gibi, 3 tek telli olanları ve ayrıca altta iki ortada iki üstte ise tek telli olanlarına rastlanır, hatta iki telli olanlarına da rastlanmıştır.

 
SİTEYİ PAYLAŞ
 
Facebook'ta Paylaş
DUYURULAR
 
Duyuru Panosu
ÖZEL BAĞLAMA DERSİ ALMAK İÇİN VE BAĞLAMA YAPTIRMAK İÇİN TELEFON: 0539 236 72 91
TÜRKİYE TURU
 
HABERLER
 
 
Bugün 3 ziyaretçi (4 klik) kişi burdaydı!
Site ekle - ithal duvar kağıdı HemenEkle.com | Siteni Ekle Genel Türk Web Siteleri Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol